NEYDİ?
Ötzi The Iceman
1. Bölüm-Dağda
1991 kışı… Schnalstal/Val Senales Vadisi’nde kar en şiddetli haliyle yağarken, kar hışırtıları arasında yürüyoruz. Rüzgar ardımızda, yüzümüze vurmaması büyük şans…
Bir yandan nefes alışlarımızı dengelemeye çalışırken diğer yandan soğuk havanın ciğerlerimize kadar nüfuz etmesi zorluklar oluşturuyor.
Bir an duraksıyoruz. Gezgin adam Sally tökezliyor ve yüzü koyun kapaklanıyor.
Halen hızlı adımlarla yürüyüşüne devam eden ekip liderine koşarak yakınlaşıyor, rüzgarla karışan ses tınılarım arasında Sally nin geride kaldığını haber veriyorum.
6 kişilik bir ekibiz ve ekip liderimiz Cristine’in de dahil olduğu 3 kişi uzman lisans sahibi dağcılar…
Ekibin doktoru ve 25 senelik dağcı Profesör Bay Arnyse hızla koşarak Sally’i kontrol ederken bir yandan da sağlık teşhizatını kontrol ediyor. Sally nin alnı kanamakta. Pansumanı Profesör tarafından yapılırken, Cristine, mola vereceğimiz yerin burası olacağını ve çadırları kurmamız gerektiğini söylüyor.
Derhal işe koyuluyor, gece karanlığına kalmadan çadırlarımızı kurmak için acele ediyoruz. Kar yığıntısının üzerini tamamiyle kapladığı sarp bir kayanın ardında, çadırları sert rüzgardan korumak için çivilere sağlam şekilde sabitlemeye çabalıyorum. Birinci çadır hazır bile. Sally ‘ e “iyi misin Sally” diye sesleniyor ekibimizin aşçısı ve aynı zamanda sağlıkçısı Frau Zimmerman.
Cevapsız kalan Frau Zimmerman’a bakarak, başımla onaylar şekilde iyi olduğunu belirtiyorum. Sally’i profesörün de yardımlarıyla çadıra taşıyoruz. Sally’nin iyi olduğunu profesörle gülüşmelerinden de anlıyorum. Hava kararmaya yakınken çadırlarımız hazır hale geliyor. 3 çadır 6 kişilik ekibimiz için yeterli diyor Cristine.
‘Ateş yakmalı ve ısınmalıyız’. Yamacına konuşlandırdığımız büyük kayanın rüzgarı kesmesi ve çadırların rüzgardan kısmen etkileniyor olması Cristine in bu işlerde ne kadar uzmanlaştığını bir kere daha gözler önüne seriyor. Steve’in yaktığı ateşte Kok kömürünün tutuşarak sert çam ağacı odunlarını alevlerle sarmaya başlamasını keyifle izliyorum. Isınmanın verdiği haz bir kere daha dinlenmeye susamış bedenime yorgunluğumu hissettiriyor. Umarım bu sıcak ateş çevresindeki çadırlarımızı da ısıtmıştır.
Haydi o zaman…
2. Bölüm-Keşif
Ertesi güne Sally nin yanına gitmeye hazırlanan Profesörün takım çantasını kapatmasıyla uyanıyorum. “Çat…” Nasıl bir ses Jesus Buda Brahma! rüyamda tutunduğum dalın kırılması ile denk gelince aniden fırlayarak uyanıyorum. Profesör gülümsüyor ve “haydi Samuel hareket zamanı”.. “Sally i kontrol edelim ve neye takıldığını bu güzel gün ışığında bir daha kontrol edelim.” Gün ışıl ışıl parlıyor. Kurt ulumaları arasında, gecenin insanı öldüresiye patakladığı soğuktan eser kalmamış dingin bir deniz gibi bembeyaz karda Sally nin çadırının fermuarını açıyorum. Sakin ve soğukkanlı tavırlarıyla tanıdığım Sally nin endişeli bir hali var.
Profesör, Sally’ye sakinleştirici bir şekilde yaklaşarak ona güvende olduğunu ve her şeyin yoluna gireceğini söylüyor.
Profesör Arnyse geniş alnı ve yüzündeki sakin tebessümüyle her zaman bana güven verir. Doğru ekipmanı kullanmak ve herhangi bir durumda soğukkanlı kalmak çok önemli derken Sally nin alnındaki morluğu soğuk yöntemle indirmeyi başardığını ve Sally’nin ihtişamlı botlarının da buz tuttuğunu farkediyorum. Profesör hemen bir çift çengelli buz ayakkabısı çıkararak ve Sally’nin botlarının altına takıyor. Böylece, Sally rahatça yürüyebilecek ve takılarak düşmesine neden olan şeyin ne olduğunu inceleyebileceğiz.
Sally, alnındaki morluğu unutmuş Profesör’ün soğukkanlı müdahalesi sayesinde güvenli bir şekilde botlarını karlardan temizliyor. Sally nin de takıldığı şeyi merak ettiği her halinden belli oluyor. Üçümüz derhal yola koyuluyoruz. Yol boyunca karla kaplı dağların üzerinde haşır haşır yürürken Sally eğilerek başındaki kanamaya sebep olan düşmenin etkisiyle oluşmuş kan damlalarını araştırıyor. Ama nafile bir çaba, kar ve tipi belkide 50 santimetre kadar bu izleri örtmüş gibi görünüyor.
Profesör Arnyse ben ve Sally ile birlikte tamamen hissimize göre geldiğimiz yöne doğru yol alıyoruz. Gittiğimiz rota bir patika gibi ve bizi anlam veremediğim şekilde dağın yüksek kesimlerine doğru yönlendiriyor. “Bu yönlerde bulunduğumuzu sanmıyordum” diyor Sally, “Rüzgar başımızı döndürmüş olmalı” diyerek cevaplıyorum ve ilerdeki siyah bir kayanın belirgin şekilde parladığı alanı farkediyorum.
Profesör ve Sally’e işaret ediyorum,hep birlikte siyah kayanın parladığı alana doğru yöneliyoruz. Sally nin takıldığı nesneye odaklanmışken gördüğümüz kayanın üzerindeki karları temizlediğimizde çıkan obje bizi şaşkına çeviriyor. Kayanın etrafındaki karın altında yatan objenin keşfetme merakı açlığımızı da unutturur halde…
Sally, “Bu nasıl olabilir?” diye soruyor. Dikkatlice daha yakından baktığımızda bunun kayaya yapılmış bir halde duran insan kafatası olduğunu farketmemiz çok zaman almıyor.
Profesör, kafatasını yakından incelemeye başlıyor ve heyecanla konuşuyor: “Burası insanların yaşam alanı değil. dağın yüksek kesimleri ve burada böyle bir şey bulmak çok garip.” Derhal diğer ekip arkadaşlarımın yanına koşuyorum. Çadırların toplanmakta olduğunu görünce durun burada bir müddet daha kalıyoruz diye heyecanla sesleniyorum…
3. Bölüm-Detaylar
Diğer ekip arkadaşlarına durumu anlatan Profesör, hemen bir kazı çalışması için ekipmanları hazırlanmasını istiyor. Ekip olarak heyecanla hazırlık yapmaya başlıyoruz. Tesadüfen rastladığımız bu manzara herkesin araştırma ruhunu coşturmuş durumda. Profesör, bulunan kafatasının bulunduğu yeri daha detaylı incelemek için alanı çevrelemeye başlıyor ve belirli noktalara çadırların kurulması talimatını veriyor. Yakın çevrede başka bulgular olup olmadığını kontrol etmek için Sally ile birlikte dikkatle yere bakıyorlar. Bir süre sonra Sally, yerde parlayan bir nesneye daha dikkat çekiyor.
Bir metal detektörü kullanarak nesnenin metal olup olmadığını kontrol etmek veya bir mikroskop kullanarak nesnenin yapısal özelliklerini incelemek detayı aklıma geliyor ve Profesör ve Gezgin Sally nin yanına yanaşıyorum.
Hava değişimindeki anlık gitgeller odaklanma sorunu yaşamamıza sebep oluyor. Steve, Frau Zimmerman ve ekip lideri Christine küme halinde bizleri takip ediyorlar. Hal böyleyken buluntuya öylesine kendimizi kaptırmış halde olduğumuzu farkediyor Profesör ve Steve ve Bayan Zimmerman’a seslenerek vaktin bir hayli geç olduğunu ve bir ateş yakmalarını kamp yerini bu alana taşıyacağımızı söylüyor kalın ve biraz da hiddetli bir ses tonuyla.
Amacın bu bulguyu çevrelemek ve ilerleyen saatlerde iyice yoğunlaşacağını belli eden kar ile tekrardan örtülerek yok olmasına mani olmak olduğunu Profesörün her düşünceye daldığında alışkanlık haline getirdiği üzere iyiden iyiye karla noel babayı andıran ak sakalını kaşımasından anlıyorum.
Steve ve Sally bulguya yakın bir yere ateş yakıyor ve ısı bloğu oluşturması için etrafını alüminyum alışımlı termal battaniyeler ile sarıyorlar. Bunun ekibimizin en genç üyesi ancak bir o kadar da pratik zekalı üniversiteli stajyer Steve’in fikri olduğundan eminim. Kayalıklara vuran rüzgar uğultularına uzaklardan gelen kurt ulumaları karışıyor.
Bayan Zimmerman’ın iştah açıcı kokusu gelen sebze çorbasını ateşte kaynatmaya başlamış bile.
Steve’in güvenlik amirinin özellikle yanımızda bulunmasını istediği tüfeklerden birisini bana doğru getirdiğini rüzgar uğultusu, ateşin çıtırtıları arasında pek sonra farkediyorum.
Steve “Profesör sende hazır bulunsun istedi”
“Teşekkürler Steve.”
“Öngörü sahibi yaşlı kurt” diyerek Zimmerman ın uzattığı çorba kasesi de elinde olduğu halde yanıma oturuyor.
“Isı çözümün dahiyane Steve” diyerek onore ediyorum.
Ekip olarak yemeğimizi yedikten sonra, tekrar kazı alanına dönerek çalışmalarımıza devam ediyoruz. Profesör, bulunan kafatasının bütün bir bedene ait olarak çıkabileceğini kafanın devamındaki boyun kısmını gördüğünde heyecanla söylüyor.
Steve ve Sally başta olmak üzere ekibimiz büyük bir titizlikle ve gördüklerimiz karşısında heyecanımızı gizleyemeden kazı çalışmalarına devam ediyoruz. Ancak hava değişimindeki ani gitgeller odaklanma sorunu yaşamamıza neden oluyor. Rüzgar şiddetini artırdıkça kar yağışı yeniden görüş alanımızı daraltıyor. Profesör ve Steve alanın durumunu değerlendirerek buluntunun korunması gerektiğini ve gece karla kapanabileceğini söylüyor. Bu sırada ben, Steve ve Sally, buluntu çevresinde ateş yakmaya gayret ediyoruz ve çevresini ısı bloğu oluşturmak için termal battaniyelerle çevirmeye başlıyoruz.
Rutine bağlanan işler silsilesi… Bayan Zimmerman ateşte sebze çorbası kaynatmaya başlıyor. Steve, bir tüfeği bana getiriyor ve Bayan Zimmerman, dumanı üzerinde çorba kasesini gülümseyerek bana uzatıyor…
4. Bölüm-Yeni bir birey
Üçüncü gecemiz… Yine rüzgar uğultusu, barınma ve soğukla mücadele ile geçiyor. Uzaklardan gelen ve rüzgar uğultusuna karışan bazı ulumalar belki de kurtların açlık oyunları… İlk gün yaşadığım korku zamanla yok oluyor, kurt ulumalarını duyduğumda köydeki evimizi koruyan kocabaşın sesini anımsar gibi içten içe mutlu oluyorum.